30 Ekim 2012 Salı

29 Ekim'in ardından...

Dün Cumhuriyetimizin kuruluşunun 89. Yılı kutlamalarını daha doğrusu eylemlerini izledik. 10. Yıl nutkunun sonunda  Gazi Mustafa Kemal şöyle der :
Türk milleti!
Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.
Ne mutlu Türküm diyene!
Dün yaşananlar bu büyük millet bayramının huzur, saadet ve şeref içinde kutlanmasını engellemiştir. Ankara’daki dünkü biber gazlı ve basınçlı su manzaralarına bayram demeye bin şahit ister. AKP sayesinde, bayram protesto mitinglerine dönüşüyor.
Yurdun dört bir yanından gelip Anıtkabire gitmek isteyen vatandaş Ankara girişinde engellendi. Ankaralılar ise barikatlar, biber gazı ve tazyikli su ile durdurulmaya çalışıldı. Elinde bayrakla Cumhuriyet Bayramını kutlamak isteyen insanlar polis şiddetiyle karşılaştılar.
Burdan o polislere ve amirlerine bir şey söylemek istiyorum Cumhuriyetin sahipleri size maaşınızı veren atamalarınızı yapan iktidar değil bayrağa rengini veren kanı dökenlerin torunları olan halktır.
Bir çok ilde polis Atatürk anıtına çelenk koymaya çalışan sivil toplum kuruluşu ve parti temsilcilerini engelledi, gerginlik yaşandı.  Bu gerginliğe sebep 'Ulusal ve Resmi Bayramlar ile Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve Tarihi Günlerde Yapılacak Tören ve Kutlamalar Yönetmeliği'dir. Yönetmeliği okumaları gereken yerle okumayanlar Vali, Komutan ve belediye başkanı dışında kimsenin çelenk koyamayacağını anlamışlar ya da anlamak istemişler belki de onlara öyle anlamaları emredildi.  Yönetmelikte konuyla ilgili bölüm şöyle:
"Atatürk anıt veya büstüne mülki idare amiri, garnizon komutanı ve belediye başkanı tarafından çelenk konulur. Mahallin en büyük mülki idare amirliğine ait çelenk anıtın alt kaidesinin tam ortasına, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait çelenk onun sağına, belediyeye ait çelenk ise soluna konulur. Çelenk konulduktan sonra İstiklal Marşı ile birlikte bayrak göndere çekilir.”
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/05/20120505-7.htm
Eee nerede yazıyor STKlar, siyasi partiler çelenk koyamaz diye? Ama benim valim, kaymakamım aman iktidar vekilleri bana kızmasın, aram bozulmasın diye kimsenin çelenk koymasına izin vermedi. Ertuğrul Günay bile bu konuya tepki göstermeden edemedi.
İlginç bir olay da Birinci Meclis önünde yaşandı CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu yanında 70 kadar milletvekiliyle Cumhuriyet Bayramını kutlamak isteyen halkı engelleyen barikatı kaldırmaya çalıştı. Kılıçdaroğlunun koruma polisleri ile iktidar polisleri arasında itiş kakış yaşandı.  Polisin polisi dövmeye çalıştığı tek ülke Türkiye’dir herhalde. Uzun tartışmalar, biber gazları ve tazyikli sulara rağmen barikatlar aşıldı. İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün panzer üzerindeki resmi herhalde yıllarca unutulmaz.
Kaynak: http://ush.re/ujb7

Unutulmayacak bir şey daha var aslında; İçişleri bakanımız skorsky ile Ankara semalarında uçarak halkı denetledi. Cumhuriyet bayramında halkın yanında kutlamalarda olması gereken bir bakan havadan kontrol yapmakla meşgul. Neden korkuyorsun sayın bakan? Neyin denetimi bu?
Son sözüm de (Her ne kadar duymayacak olsa da ) CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı’ya.
CHP İstanbul İl Başkanı, Taksim’de Cumhuriyet Anıtı’nın önünde tören için toplanmış komutanlara elini kolunu uzatmış bağırıyordu:
“Sizin koruyamadığınız Cumhuriyet’e biz sahip çıkıyoruz.”
Sayın Salıcı, Cumhuriyeti korumak artık Askerin işi değil. Disk kurultayı için, 1 Mayıs gösterileri için bir araya getirdiğin on binlerin görevi artık. Türkiye Cumhuriyeti askeri darbelerle Cumhuriyet koruma dönemini kapatmalıdır.  Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçiminden bahsediyorsunuz Oğuz Bey! Askerden koruma beklemek nedir?
Umarım gelecek yıllarda bu görüntüler tekrarlanmaz da biz de böyle yazılar yazmak zorunda kalmayız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder