Koskoca
bir Haziran ayını ve Temmuzun yarısını yedik buraya bir şeyler yazmayalı. Yazacak
konu mu bulamadım? Yazmak zor mu geldi? Vakit mi yoktu? Bu üç sorunun da cevabı aynı
büyük harfle altınız çize çize HAYIR!
Yazmadım çünkü
yazacağım hiçbir şey Gezi Parkı olaylarından daha önemli değildi. Yazdıkça orada
coplanan, gazlanan, gaz fişeğiyle yaralanan, gözaltında işkence gören
insanların yaşadıklarını göz ardı ediyormuşum gibi hissettim.
Diyeceksiniz ki “Neden
gezi parkıyla ilgili bir şey yazmadın?” ne yazabilirim ki insanların orada
yaşadıklarının yarısını bile yaşamamışken, o acıları hissetmemişken, yumuşak
koltuğumda otururken ne yazabilirdim ki? İzmir’de protestolara katıldım polisin
Gezi’ye müdahale ettiği sırada İzmirli yoldaşların (!) her şeyden habersiz gitar
çalıp eğlendiklerini gördüm, sen mi daha emekçisin ben mi? kavgalarını gördüm, nasıl
organize olamadığımızı gördüm. Belki bunları yazabilirdim ama o da gereksiz
olurdu. Grev kırıcı olmaya lüzum yok sonuçta.
Öyle ya da böyle… Yazmayalı
bir buçuk ay oldu. Ama bugün yazmam gerektiğini hissediyorum. Neden diye
soracak olursanız. Bugün hayatımın kadını ile hayatlarımızı birleştirip mutlu
bir yuva kuruşumuzun 5. yıl dönümü ve
mutluluğumu dostlarımla paylaşmanın en kolay yolu da yazmak sanırım.
Acısıyla tatlısıyla beş
yılı geride bıraktık. Bu beş yıla sığdırdığımız anıların ikimizin de
olgunlaşmasına sebep olduğuna eminim. Geri dönüp baktığımda beş yılın hiçbir gününden
pişmanlık duymuyorum diyebilirim. Kötü anılardan bile… Onlar da birbirimizi
daha iyi anlamamıza yardımcı oldu buna hiç şüphe yok. Ankara’da mecliste
geçirdiğim bir yıl belki de en zor yılımızdı. O bile birbirimizi ne kadar
sevdiğimizi, ayrı kalamayacağımızı daha
iyi anlamamıza sebep oldu, sonrasında beş yılın en güzel ürünü Çok kullanılan
tabirle aşkımızın meyvesi :) küçük Deniz’imiz
katıldı aramıza. Atık üç kişilik kocaman bir aileyiz. Öğrenecek yepyeni,
bambaşka şeyler çıkıyor karşımıza her geçen gün. Ne dediğini anlamadığın ve
senin ne dediğini anlamadığını düşündüğün bir insana sabahın yedisinde bir
önceki günün değerlendirmesini ya da o günün planını anlatmanın keyif verici
olabileceğini öğrendim mesela. Ya da kahvaltı sonrası hoplatıp zıplattığın
kızın sana teşekkürlerini ağız dolusu ifade edebiliyormuş.Hayatın bize öğreteceği
çok şey olduğunu da biliyorum tabi. Ve öğrenmek için sabırsızlanıyorum.
Yazı boyunca hep üçüncü
şahıslara konuştum, sıra yazının asıl kahramanına sevgili karıma gelsin
artık.
Canım karıcığım hayatıma
girdiğin ilk günden beri iyi günde kötü günde yanımda olduğun, iyi ya da kötü
ayrımı yapmadan kararlarımı desteklediğin ve dünyalar tatlısı kızımız için sana
binlerce kez teşekkür ederim. Uzun yıllar boyu sevgimiz hiç tükenmesin… Seni
çok seviyorum.
daha nice 5 yıllar hatta 50 yıllar dilerim...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim :)
YanıtlaSil